Tsumori Chisato'dan daha önce bahsetmiştim.Japon tasarımcı bohem tarzı kıyafetlerle adını duyurmuştu.Resimlerdeki bluzlar ve ayakkabılar ise çok beğendiğim ve öğrencilerin giyebileceği tarzda Chisato ürünleri.
Acaba bunları Türkiye'de bulabilir miyiz?Ve en önemlisi fiyatları ne kadar:)?

Eve gittiğimde muhakkak uğradığım yerlerden biri boncukçu.Her çeşit boncuğun, derinin,klipsin olduğu bir yer. Ben de istanbulda gördüğüm ve beğendiğim takıları kendim yapmaya çalışıyorum.Hem mali olarak daha uygun oluyor,
hemde kendim bir şeyler üretmiş oluyorum.Yandaki bileklikte yine benim eserim.

Gereken Malzemeler
  • hoşunuza giden boncuklar
  • metal klips
  • mumlu ip
  • tül kurdela
  • yaratıcılığınız!



Bir alışveriş merkezinde gezerken bi eldiven görmüştüm Siyah, parmaksız, örgü bir eldivendi .Tatilde eve gittiğimde annemle yüncüye gittik ve siyah iple örmeyen karar verdiğim eldiven birden pembeye dönüştü.Çünkü çok bayıldığım bir pembe renk yün çıktı karşıma şöyle en cartından:).Yapmaya başladığımda ise gördüğüm modelden de tamamen çıkarak ve tepesine birde ponpon kondurarak bitirdim şaheserlerimi.

Uluslararası stil ve moda gazetecisi Camilla Morton, 'Yüksek Topuklarla Nasıl Yürüycem?' adlı kitabında bütün sırlarını ortaya döküyor!
Gazeteci Camilla Morton'un Artemis Yayınevi'nden piyasaya sürülen ve çok ilgi gören kitabı hayatı boyunca mini etekle arabadan inmenin, 5 dakikada giyinip hazırlanmanın, yüksek topuklarla taşlı yollarda yürümenin ya da merdiven çıkmanın inceliklerini merak edenler için kaleme alınmış.
Çantalara, ayakkabılara, şapkalara, güneş gözlüklerine, iç çamaşırlarına ve kadın modasına dair ipuçlarıyla dolu ‘Yüksek Topuklarla Nasıl Yürüycem?’ adlı kitap; sosyal ortamlarda nasıl kusursuz olurum, tekno-fobimle nasıl başa çıkarım, jet sosyeteye nasıl katılırım gibi soruların da yanıtlarını içeriyor.
5 DAKİKADA HAZIR OLMAK İÇİN
1. Mekan: Her zaman sizi takip eden paparazziler olduğunu hayal edin ve kimseye sizi kötü saçlarınızla görme zevkini yaşatmayın.
2. Plan: İdeal olarak, nasıl görüneceğinizi bir gece önceden planlamanız gerekir. Bunun için zamanınız yoksa duş alırken ne giyeceğinizi kafanızda tasarlayın.
3. Odak noktası: Ne kadar az, o kadar iyi. Bir odak noktası belirleyin ve aksesuarlarınızı ona göre seçin. Bu, bir gün beliniz veya dekolteniz, diğer bir günse sırtınız olabilir.
Gazeteci Camilla Morton'un Artemis Yayınevi'nden piyasaya sürülen ve çok ilgi gören kitabı hayatı boyunca mini etekle arabadan inmenin, 5 dakikada giyinip hazırlanmanın, yüksek topuklarla taşlı yollarda yürümenin ya da merdiven çıkmanın inceliklerini merak edenler için kaleme alınmış.Çantalara, ayakkabılara, şapkalara, güneş gözlüklerine, iç çamaşırlarına ve kadın modasına dair ipuçlarıyla dolu ‘Yüksek Topuklarla Nasıl Yürüycem?’ adlı kitap; sosyal ortamlarda nasıl kusursuz olurum, tekno-fobimle nasıl başa çıkarım, jet sosyeteye nasıl katılırım gibi soruların da yanıtlarını içeriyor.
5 DAKİKADA HAZIR OLMAK İÇİN

1. Mekan: Her zaman sizi takip eden paparazziler olduğunu hayal edin ve kimseye sizi kötü saçlarınızla görme zevkini yaşatmayın.

2. Plan: İdeal olarak, nasıl görüneceğinizi bir gece önceden planlamanız gerekir. Bunun için zamanınız yoksa duş alırken ne giyeceğinizi kafanızda tasarlayın.

3. Odak noktası: Ne kadar az, o kadar iyi. Bir odak noktası belirleyin ve aksesuarlarınızı ona göre seçin. Bu, bir gün beliniz veya dekolteniz, diğer bir günse sırtınız olabilir.

4. Dişler: Dişler diş ipiyle temizlenmeli, fırçalanmalı, parlatılmalı ve sarımsak yemekte ısrarlıysanız gargara yapılmalı.

5. Makyaj: Lekelerden ve her şeyden önce renk farklılıklarından kaçınmalısınız. İlk olarak yüzünüzü yıkayın. Su ne kadar soğuk olursa o kadar canlanırsınız ve yüzünüz de bir o kadar sıkılaşır. Ardından yüzünüzü temizleyin, tonikleyin ve nemlendirin. Her zaman öne çıkarmak için bir nokta belirleyin. Kırmızı dudaklar daha yumuşak gözleri gerektirirken, sürme çekilmiş gözler dolgun ancak sade dudaklarla dengelenmelidir.

6. İç çamaşırlarınız: İçinizi göstermeyecek renkler giymeniz gerekli. Üzeriniz koyuysa içine canlı renkler giyin, üzerinizdeki açıksa pastel ve solgun renkleri tercih edin. Bir gerçek daha; beyaz sutyenler bazı ışıklarda morötesi görünür ve birkaç yıkamadan sonra griye döner, koyu renkler asla iç göstermez ve baş etmesi daha kolaydır.

7. Parfüm: Kıyafetlerinizi giymeden önce vücudunuza biraz sıkın, böylece koku teninize işleyebilir. Parfüm, deodorantın hemen ardından uygulanmalıdır böylece ucuz ve yapay kokuları örter. Sabun ve kokulu vücut losyonlarının kokusuyla karışarak kendinize has bir koku yaratmanızı sağlar. Coco Chanel'in sözünü unutmayın, parfüm 'öpülmesini istediğiniz yerlere' sıkılmalıdır.

8. Elbise: Şimdi sıra markaları seçmekte, Dior mu, GAP mi? Baştan aşağı giyinin ve hiçbir şey unutmayıp her şeyin yerli yerinde olduğundan emin olun. Kıyafetleriniz her zaman iyi ütülenmiş ve düzgün olsun.

9. Makyaj: Aynaya bakın ve durumunuzu değerlendirin.

10. Saç: Havalı mı, yoksa dümdüz mü? Toplu mu, açık mı? Kararınızı çoktan vermiş olmalısınız! Şimdi tarayıp, karıştırıp şekle sokma zamanı. Ancak saç spreyini fazla kullanmayın, komşularınızı boğmak istemezsiniz her halde!

11. Ayakkabılar: Ne kadar yüksek ve pahalılarsa o kadar iyi. İngiltere Kraliçesi’nin kıyafetlerini diken Sir Hardy Amies'e göre ucuz ayakkabılar içindeyken iyi giyimli olmanız imkansız. Topuk ne kadar yüksekse baldırlar da o kadar sıkı olur. Topuk ne kadar inceyse optik illüzyon o kadar başarılı olur. Yani uygulanacak formül şudur: Topuk yüksekliği + genişlik - kalçalar + baldırlar x 2= bacaklar + kalça / kırıtma!

12. Parfüm: Kokunun çok fazla yoğun olmasını engellemek için havaya biraz parfüm sıkın ve yürüyerek içinden geçin. Kulak memelerinin arkasına, bileklerinize ve ayak bileklerinize -kimin ayaklarınızı öpmek isteyeceği hiç belli olmaz- biraz sürün. Not: Üzerinize sıkacağınız koku içinize sıktığınızdan farklı olabilir.

13. Saç: Karıştırıp havalandırın.

14. Makyaj ve ayna: Son bir kontrol -dişler, kıyafet düzgün, her şey yerli yerinde ve yüzünüz kusursuz.

15. Gülümseyin: Bunu sevgilinize/arkadaşınıza “Hazırım! Geliyorum!” derken yapmanız gerekiyor. Böylece ne söyleyeceklerini bilirler ve siz merdivenlerden süzülürken iltifata hazır olurlar.

16. Çantanızı ve içindekileri kontrol edin

17. Üstünüz-paltonuz: Paltonuzu giyerken her zaman yardım alın. İnsanların sizi ve kıyafetlerinizi görmelerini sağlamanın en iyi yolu budur.

18. Dudak parlatıcısı: Parlatıcı, insanları etkilemek için iyi bir aksesuar.

19. Son: “Ayna, ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?” deyip çıkabilirsiniz.

20. Ve voila! Muhteşem görünüyorsunuz! Dışarı çıkmaya ve herkesi büyülemeye hazırsınız!


Geçtiğimiz günlerde başarısını bir de Oscar’la pekiştiren Kate Winslet, güzelliğinin sırlarını hayranlarıyla paylaşıyor…

İki çocuk annesi, taze Oscar'lı aktris için doğallık ön planda. Tüm dünyayı kendine hayran bırakan güzelliğinin en büyük sırlarından biri hayatı dolu dolu yaşamak (buna sınırsız çikolata yiyebilme özgürlüğü de dahil). Ama her kadın gibi ünlü Hollywood yıldızının da kendini güzel hissetmediği günler yok değil: " İşte, bu günlerde kendimi büyük çerçeveli gözlüklerimin arkasına gizlemeyi seviyorum" diyor.Çocukları okula bırakırken sınırlı zaman aralığında bile maskarasını ve dudak parlatıcısını sürmeyi ihmal etmiyor: "Sahip olduğum o beş dakika bile güzelliğim için çok önemli. Lancome'un Definicils High Definition Mascara'sıyla gerçekten de kusursuz bakışlara sahip olmak hiç zor değil."

İlk filmini henüz 17 yaşında çeviren Winslet için güzelliğin tanımı ise şöyle; "Bana göre güzellik içten gelir. Kusursuz güzellik diye bir şey yoktur. Güzellik kendinden memnun olmak ve kim olduğuna ulanmakla ilgilidir.

Kate Winslet'ın güzellik sırları

• Gençken yanlış ürünler kullandığım çok olmuştu; altın rengi parlak farlar, çok koyu dudak kalemleri ya da siyah eye-liner gibi...

• Makyaj konusunda deneyim kazanma sürecime baktığımda görüyorum ki yüzüme ne kadar şey varsa hepsini sürmeye çalışıyordum.

• Şimdi ise özel bir durum olmadıkça çok makyaj yapmıyorum. Yaptığımda ise doğal sonuç veren fondöten, maskara ve allık kullanıyorum.

• Sadece çok özel günlerde koku sürerim; örneğin eşimle dışarı çıktığım günlerde ya da büyük bir etkinlik olduğunda... Koku kullanımının abartılmasına karşıyım. Birinin kokusunu ona ancak merhaba ve hoşçakal derken fark edilmelidir

• İyi bir makyajın anahtarı mükemmel makyaj fırçalarına sahip olmaktan geçiyor. Böylelikle yüzünüze ne kadar çok veya ne kadar az makyaj uygulayacağınızı belirleyebilirsiniz. Doğru fırçayla detaylı bir şekilde makyajınızı tamamlamanız mümkün.

• Ne kadar yorgun olursanız olun her gece makyajınızı çıkarmanız gerekir.

• Çoğu güzellik sırlarını yıllarca birlikte çalıştığım Gucci Westman gibi makyaj artistlerinden öğrendim.




1990 yılında "Dilek Hanif Line" isimli kendi markasını kurdu. Küçük bir atölyede çalışan, modern kadını hedefleyen hazır giyim koleksiyonları tasarladı. Koleksiyonları zamanla Türkiye'nin birçok seçkin mağazasında sunuldu.Zamanla sanatçıların, kişilerin özel siparişleri tüm zamanını almaya başladı. Kendisi de kişiye özel,"couture" kıyafetler tasarlamayı daha ilginç ve kendine yakın bulunca, 1997'de Teşvikiye'deki şu anki couture atölyesini ve showroom'u açtı. 1998'den itibaren de hazır giyim koleksiyonunu tamamen bırakıp, couture çalışmalarına yoğunlaştı.
İlk couture defilesini 8 Nisan 2002'de Aya İrini'de gerçekleştirdi.İkinci büyük defilesini ise 20 0cak 2004 tarihinde Paris Haute Couture moda haftasında yaptı. Dilek Hanif, Paris Haute Couture moda haftası dahilinde "couture" koleksiyonunu sunan ilk Türk tasarımcısıdır.


Fotoğraflar Osmanlı temalı defilesinden.
Darısı inşallah bizim başımıza kardeşim:))






50 yıldan uzun süredir tüm Avrupa'da milyonlarca memnun müşteriye, farklı ürün ve fikirlerle ulaşan Tchibo, dünya çapında 60 ülkede 1300 mağazası ve 120.000 satış noktasıyla tüketiciye benzersiz bir hizmet vermekte, sunduğu hizmet kalitesi ve farklı ürün anlayışıyla, en heyecan verici perakendecilerden biri olma özelliğini sürdürmektedir.Tchibo mağazaları, belirli periyotlarda değişen temalı ürünlerin satıldığı Gıda Dışı (Non-Food) bölüm, alışveriş yorgunluğunu Tchibo`nun nefis kahve ve atıştırmalıklarını tadarak almak isteyenler için Kahve Barı (Coffee Bar) bölümü ve kişisel tüketime uygun kahvelerin ve filtre kahve makinesi, kahve kaşığı gibi kahve tamamlayıcı aksesuvarların satıldığı Kahve (Food) bölümü olmak üzere 3 ana bölümden oluşmaktadır.

Tchibo'nun yeni teması "Düzenin Asaleti". Bu tema evimizde düzen yaratmamıza olanak tanıyan kutular, askılar, dolap içi ve dolap dışı çeşitli düzenleyiciler ve birbirinden güzel ürünler içeriyor.



Ayrıntılı bilgi için www.tchibo.com.tr



ASLI FiLİNTA
Aslı Filinta, aldığı ekonomi eğitiminin kendine göre olmadığını fark edip, cebinde 500 dolarla hayatında ilk kez gittiği New York’ta kalıp, kendi ismiyle bir tasarım markası yaratmıştı. Aslında onun anlattığına göre yaptığı bir marka yaratmak değil, sadece New York’ta baskın olan ‘kendi işini kendin yap’ akımına dahil olmak. Müzikten tasarıma ve oyunculuğa kadar benimsenen bu akımın adı ‘Do It Yourself’. New York’un en hip alışveriş merkezi olan Meat Packing ve Los Angeles’ta toplam 6 mağazada ‘Aslı Filinta İstanbul’ ürünleri satılıyor. Aslı Filinta’nın tasarımları çanta, şapka ve tişört gibi ürünlerden oluşuyor. Eminönü’nden aldığı taşlı ve işlemeli aksesuarları kullandığı tişörtleri Osmanlı havasını çağrıştırıyor. Şapka ve eşarplarını Calvin Klein tasarım direktörü ve Lindsay Lohan gibi isimler satın alıyor!

"Okurken, Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve çeşitli factoring firmalarında okul boyunca her yaz staj yaptım. Çalıştığım yerlerde ‘tamam bir tarzın var ama işe bu kılıkla gelemezsin’ diyerek uyarıyorlardı. Bu sürede anladım ki banka ve finans işleri bana göre değil ve nihayetinde Vakko’da çalışmaya başladım."

"Vakko’nun Beyoğlu Mağazası’nda kadın ürünleri asistanıydım. V2K o zaman yeni yeni kuruluyordu. Biz de konseptler ve etkinlikler hazırlıyorduk. Orada bir tasarım grubu oluşamayınca Tuana Büyükçınar’ın ekibiyle çalıştım, mağaza konseptini hazırladık. Ayrıca Chicco ve Snob gibi markalara da işler yaptım.
"

"Daha önce hiç gitmemiştim(New York'tan bahsediyor) ve ilk gittiğimde orada yaşamaya başladım! Bir yandan çalışıp bir yandan da Parsons The New School’da tasarım kurslarına katıldım. Bu arada insanlar üzerimdeki kıyafetleri nereden aldığımı sormaya başlamışlardı bile. Çalıştığım mağazada taktığım şapka ve çantaları, giydiğim elbise ve tişörtleri sormaya başladılar. Sonra kendime bir dikiş makinesi aldım. New York’a gittiğimde hayatla ilgili algım da değişti. Her şeyi kendim yapmaya başladım. Orada zaten böyle bir akım var; DIY (Do It Yourself) yani her şeyi kendin yap! Müzisyen mi olacaksın? Keyboard’unu alıp öğrenmeye başla, sonra kendine sahneye çıkacak bir yer bul, insanlar gelip seni dinlesinler, müziğini keşfetsinler… İşler böyle böyle kendiliğinden ilerliyor. Benim için de aynı şey geçerli, 5 yıl önce planladığım şeyler değildi ki bunlar!
"

"Her şeyin okulu ya da kuralı olduğuna inanmıyorum. Tasarımın yanı sıra müzikle de ilgileniyorum ve ismi yeni duyulan elektronik-rock müzik gruplarını takip ediyorum. Türkiye’de konser veren Au Revoir Simone ve Shout Up Louds gibi toplulukların üyelerine de kendi tasarımlarından giydireceğim. Bütün bu insanlar bağımsız bir şekilde kendi işlerini kendileri yapıyorlar. Yaşadığım Brooklyn, New York gibi değil bambaşka bir yer; herkes tasarımcı, herkes sanatçı! "

"Benim yaptığım New York dizaynı değil, New York’ta İstanbul dizaynı yapmak! Mesela şapkalarımın içinde kocaman ‘İstanbul’ etiketi var. İstanbul’un adını duymak insanları cezp ediyor, egzotik, büyülü bir hava veriyor."

"Giderken yanımda uçak biletim, 500 dolar ve bir kursa katılma niyetim vardı! Daha yoldayken orada kalacağımı biliyordum. Ürünler New York’un en hip alışveriş noktası Meat Packing’teki Dernier Cri gibi mağazalarda satılıyor. Ürünleri mağazalara götürürken vintage, kocaman, mavi bir valize dolduruyorum. Valiz de Adana’dan çıkıp, Ankara ve İstanbul’a oradan da New York’a gidişimi temsil ediyor. Zaten o valizin içindekiler, insan nereye giderse gitsin yanında oluyor!"
http://www.hephaber.com/haber.php?haber_id=450














Geçen gün nete son dönemin Bohem ile
ilgili kıyafetlerine bakarken harika şeyler tasarlayan bir modacı keşfettim.

Bu yaratıcı japon modacı farklı tasarımlarının yanında çok da başarılı.Fransa'nın başkenti Paris'te, 2008-2009 sonbahar-kış dönemi hazır giyim kadın giysi tasarımlarının sergilendiği Moda Haftası'na katılan
Tsumori Chisato, pastel ve çok renkli kumaştan yaptığı tasarımlarıyla modaseverlerin büyük ilgisini çekti.
Gerçekten de farklı giyinmeyi sevenlerin gözdesi olacak kıyafetler tasarlamış bu modacı.Bende artık devamlı takip edicem geleceğin modacısı olarak:).

Nil'i ilk çıktığı zamandan beri severek dinliyorum ve takip ediyorum.Şarkıları hem çok orjinal hemde çok güzel. Sesi ve şarkıları dışında giyim tarzı da benim çok ilgimi çekiyor.O da sezonun modası şalları tercih edenlerden. Kendi gibi renkli bir şal,patlayan flaşlar ve güzel gülümsemesiyle NİL......
Fatoş



Sienna Miller veya Victoria Beckham gibi stil ikonu olmak tüm kadınların elinde. Çok para harcamadan, bu önerilerle sizde stil ikonu olabilirsiniz.




Kıyafetinizi çekiştirmeyi bırakın!


Dünyanın en güzel kıyafetini giyseniz bile, oranızı buranızı sürekli çekiştirdiğiniz sürece şık olmanız mümkün değil! Yok yakam açıldı, eteğim sıyrıldı, bu tişört dar geldi... İster jean üzerine tişört giyin, ister küçük siyah elbise... Önemli olan 'taşımak'! Yani içinde emin olmak, özgüvenli görünmek, Bu nedenle giyindikten sonra kendinize aynada bakın kıyafetinizden emin olduktan sonra da kendinizi rahat bırakın!




Tarzlarla oynayın!


"Sex and the City" dizisiyle birlikte farklı tarzları birbirine karıştırmak, stil sahibi olmanın en önemli yolu oldu. İşte tarzlarla oynayabilmeniz için birkaç İpucu: Parlak bir mini elbisenin altına kaba saba botlar giyebilir, blazer ceketinizin altına kapüşonlu bir kazakla dışarı çıkabilirsiniz, pahalı markalarla ucuz parçaları birleştirebilirsiniz. Ancak tarzları karıştırırken dikkat etmeniz gereken noktalar var: Çanta, ayakkabı ve kemer üçlüsünün rengini tutturmak için çaba sarf etmeyin. Bu çaba artık sıradan kabul ediliyor. Toprak tonlarını ya da pastel tonları kendi aralarında karıştırın. Kırmızı, sarı, yeşil ya da mor gibi güçlü renkleri ise daha sakin renklerle ya da jeanle bir araya getirin.




Markaları çok ciddiye almayın!


Kişisel tarzınız, bir markanın sezonluk koleksiyonuna sahip olmaktan daha önemli. Tabii ki markalar, koleksiyon hazırlarken birbirleriyle uyumlu parçalar oluşturuyor ve bu parçalar, hiç kuşkusuz vitrin mankeninin üzerinde iyi durabiliyor... Ama stil sahibi olmak istiyorsanız, bundan kaçının! Şıklık, illa ki" elbise demek değil! Basit parçalarla da şık olabilirsiniz. Yeter ki kendinize güvenin.




Trendleri izleyin!


Gelecek sezonların trendlerini izleyerek, herkesten farklı giyinebilir, kendinize has bir stil oluşturabilirsiniz. Style.com gibi web siteleri, tüm dünyadaki sokak trenlerini çok yakından takip ediyor, tasarımcıların işlerini mercek altına alıyor ve podyumdaki son trendlerden haberdar ediyor. Moda bilincinizi geliştirmek için düzenli olarak takip etmekte fayda var!




Klasiklerden asla vazgeçmeyin!


Dev güneş gözlükleri tek bir sezonun hitiyken, Ray Banın cool pilot gözlüğü zamansız bir ikon! Bu nedenle klasik parçalar almaktan vazgeçmeyin. Peki, bir gardırobun temel klasikleri neler olmalı? İyi kesim, vücuda oturan bir jean; klasik kesimli, kaliteli bir pantolon-etek-ceket takım, birkaç çift şık çizme ve topuklu ayakkabılar. Bu parçalarda önemli olan kalitedir. O yüzden birkaç lira daha fazla harcamayı göze alın...




En sevdiğiniz yerinize vurgu yapın!


Dekolteniz, imzanız haline gelebilir... Vücudunuzun en sevdiğiniz yeri hangisi? Bacaklarınız mı, göğüs dekolteniz mi, dar beliniz mi? Bir stil oluştururken, bunu göz önüne alın. Kıyafetlerinizi ona göre seçtiğiniz taktirde, kısa süre sonra bir stiliniz olacak.




Süslenmeyi abartmayın!


Giyinirken de bu özlü sözü aklınızdan çıkarmayın: Azı karar, çoğu zarar! Birçok kadın, aksesuarı abartabiliyor. Oysa stil sahibi görünmek istiyorsanız; asla broş, kolye, küpe, bilezik ve yüzüğü aynı anda takmayın. Eğer gösterişli küpeler takmak İstiyorsanız, kolyeden vazgeçin. Ya da zarif bir kolyeyle, hoş bir yüzüğü tamamlayabilir veya kolyeyi bir bilezikle kullanabilirsiniz.




Favori tasarımcınızı tespit edin!


İşte stil sahibi olmanın en kolay yolu: Bir tasarımcıyı favoriniz haline getirin. İşlerini takip edin, stilinizi ona göre belirleyin. "Ama benim tasarım kıyafetler alacak param yok" diyorsanız da, siz bizim sözümüze güvenin! Birçok marka, tasarımcıların işlerini taklit ettiğinden, çok para harcamadan da stilinizi koruyabilirsiniz. Zaten illa ki ünlü bir tasarımcıyı takip etmeniz gerekmez. Birçok genç yetenek var, onları bulmanız bile moda bilincinizin yüksek olduğunu gösterir, www.breadandbutter.com gibi web sitelerine bakabilirsiniz.




Makyaja ve bakıma her daim dikkat edin!


Ne kadar şık giyinirseniz giyinin, Eğer saçınız başınız dağınık, ellerinizin manikür zamanı gelmişse, her halükarda bakımsız görüneceksiniz. Bu nedenle, stil sahibi olmak için öncelikle kişisel bakımınıza önem verin. El ve ayak bakımını ihmal etmeyin, fazla tüylerinizi kışın bile! alın, saçlarınıza iyi bakın. Orta karar bir makyajla şık olmamanız işten bile değil!




Gardırop detoksu yapın!


Hep alıyor, hiç vermiyorsanız, gardırobunuzun şişmemesi mümkün değil! Senede iki kere gardırobunuzu elden geçirin. Üzerinize olmayan ve hiç elinize almadığınız giysileri bağışlayın. Belediyelerin İhtiyaç sahipleri İçin açtığı Sevgi Mağazaları www.sevgidernegi.org var. Giymediğiniz kıyafetler burada, ihtiyacı olanlarla buluşuyor. Ardından kıyafetlerinizi renklerine göre dizerseniz, gardırobunuz daha az karışır.







  • Öğün atlamamaya çalışın. Günde 3 mütevazı öğün yemek yiyin ve aralarda acıkırsanız, taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın! Şok diyetler yapmak veya öğün atlamak, kilo verip, bu kiloyu korumanın iyi birer yolu olmayacaktır.

  • Bol meyve ve sebze tüketin. Günde toplam en az 5 porsiyon tüketin. Bir porsiyon, 2-3 kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya 2-3 adet küçük boy meyve (örneğin erik), 1 küçük kâse meyve salatası veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar, size fazla kalori yükü yapmadan tok tutacak besinlerdir.

  • Her öğünde nişastalı besinler yiyin. Lif açısından zengin olan tam buğday ekmeği, kabuğu soyulmamış patates, tam buğday, pirinç ve makarnaları tercih edin.

  • Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. İnce kesilmiş et dilimlerini tercih edin. Etten, görebildiğiniz yağları ve tavuğun derisini ayırın. Daha az bisküvi, pastane ürünü ve kek tüketin.

  • Doymamış yağ oranı yüksek yağları kullanmaya özen gösterin. Yemek pişirirken, katı yağlar yerine ayçiçeği yağı, mısırözü veya zeytinyağı gibi bitkisel yağları tercih edin. Bu yağları ayrıca salatalarınıza sos olarak da kullanabilirsiniz.

  • Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi, düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin.

  • Düzenli olarak balık yiyin. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalye ya da ton balığı konservesi şeklinde de olabilir) tüketmeye özen gösterin.

  • Bol bol sıvı, özellikle de su için. Ucuzdur, kalorisizdir ve midenize doluluk hissi verir! Günlük hedefiniz 6-8 bardak olsun.

  • Ne kadar alkol tükettiğinize dikkat edin. Alkollü içecekler çok kalorilidir ve şişmanlatıcı yiyeceklere olan iştahınızı arttırır. Ayrıca, çok içtiğiniz zaman artık ne yediğinizi düşünemeyecek hale gelebilirsiniz!

Yukarıdaki öneriler ekolay.net/kadın sayfasından alınmıştır.







81.Oscar Ödülleri sahiplerini buldu. Hint yapımı Slumdog Millionare 8 dalda birden ödül kazandı. En kısa zamanda izlemek istiyorum bu filmi. Benim favorilerim Kate Winslet ve Penelope Cruz du. İkisi de törenden ödülle ayrıldılar. Kate Winslet'ı Titanik filminden beri severek izliyorum ve oldukça da başarılı buluyorum. Bu ödül hakkıydı diye düşünüyorum.

İşte ödül kazananlar:

EN İYİ FİLM: Slumdog Millionaire

EN İYİ YÖNETMEN: Danny Boyle (Slumdog Millionaire)

EN İYİ KADIN OYUNCU :Kate Winslet (The Reader)

EN İYİ ERKEK OYUNCU: Sean Penn (Milk)

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU: Penélope Cruz (Vicky Cristina Barcelona)

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU: Heath Ledger (The Dark Knight)

EN İYİ ÖZGÜN SENARYO: Dustin Lance Black (Milk)

EN İYİ UYARLAMA SENARYO: Simon Beaufoy (Slumdog Millionare)

EN İYİ ANİMASYON FİLM: Andrew Stanton (Wall-E)

EN İYİ KISA ANİMASYON FİLM: Kunio Kato (La Masion En Petit Cubes)

EN İYİ SANAT YÖNETMENİ: Donald Graham Burt (The Curious Case of Benjamin Button)

EN İYİ KOSTÜM: Michael O’Connor (The Duchess)

EN İYİ MAKYAJ: Greg Cannom (The Curious Case of Benjamin Button)

EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: Anthony Dod Mantle (Slumdog Millionaire)

EN İYİ KISA FİLM: Jochen Alexander Freydank (Spielzeugland)

EN İYİ BELGESEL VE KISA BELGESEL: James Marsh ve Simon Chinn (Man On Wire) ve Megan Mylan (Smile Pinki)

EN İYİ GÖRSEL EFEKT: Eric Barba, Steve Preeg, Burt Dalton ve Craig Barron (The Curious Case of Benjamin Button)

EN İYİ SES MONTAJI VE MİKSAJI: Richard King (The Dark Knight) ve Ian Tapp, Richard Pryke ve Resul Pookutty (Slumdog Millionare)

EN İYİ KURGU: Chris Dickens (Slumdog Millionare),

EN İYİ FİLM MÜZİĞİ: A.R. Rahman (Slumdog Millionare)

EN İYİ ŞARKI: “O Saya” A.R. Rahman ve Maya Arulpragasam (Slumdog Millionare)

ÖZEL ÖDÜL: Jerry Lewis
EN İYİ YABANCI FİLM: Yojiro Takita (Departures-Japonya)
fotoğraflar: Justjared

Bugün kızlarla beraber Mecidiyeköy pazarını ve Profilo Alışveriş Merkezi'ni gezdik. Yaklaşık 1,5 senedir Mecidiyeköy pazarına gitmiyordum. Herşey çok uygun fiyatlarla satılıyor pazarlarda. Benim kıyafete ihtiyacım olmadığı için vaktimi çantacıların başında geçirdim. Çok ucuza satan bir çantacıya denk geldik. Taklit çantalar 10 liradan başlıyor. Ben 10 liralık çantalardan beğenemedim, başımı yukarı kaldırınca yeşil çantayı gördüm. Ve 35 liralık çantayı pazarlık yaparak ve güzelliğimi kullanarak :)) 20 liraya aldım. İhtiyacım vardı iyi oldu, çok beğendim.

Pazardan sonra Profiloyu gezdik ama güzel birşey bulamadık ve almadık.Yeni sezon çok pahalı, indirim beklemek lazım.Ama mağazalarda kış sezonu ürünlerinde çok indirim var.


Mango: %70'e varan indirim var.Özellikle dükkanın arka tarafı indirimli ürün dolu. Güzel şeyler ve küçük bedenler yağmalanmış resmen. Bir de artık eskisi kadar indirim yapmıyor Mango çanta ve ayakkabılarda. O yüzden artık gözümden düştü.


Mudo: Artık favorim Mudo. Özellikle ayakkabı ve çantaları bence çok şık. Artık Mudo'da indirim bekleyip öyle alışveriş yapıcam. Babetler 40 lira, Çizmeler 60 lira.


Adil Işık: Artık hiç beğenmiyorum. Mağaza aynen Tiffany gibi olmuş ama renkleri çok daha canlı, göz yoruyordu. Ürünleri de eskiye oranla daha kalitesiz ve daha yüksek fiyatlı bana göre.


Koton: %70'e varan indirim var. Ama inmiş fiyatlar bile öğrenci bütçesini aşıyor. Yeni sezon parçaları ve takıları çokkk hoş.


LCW: 1 Marta kadar indirimler devam ediyor ama herşey yağmalanmış, hiçbirşey kalmamış. LCW'nin gömlekleri süper ama çanta ve ayakkabı da çok kaliteli malzeme kullanmıyorlar. Daha önce aldığım çanta 1 ay dayanmıştı ancak bana.


C&A: Profilo'ya girmeden önce girmiştik. Fiyatlar çok uygun ama ben orada da zevkime uygun birşey bulamadım. Yeni sezon ürünleri çok şeker. Ayrıca takılarda süper indirimler var.

Şok diyetlere hiçbir zaman inanmamışımdır. Ama bu diyetin 6 haftaya yayılması ve içerisinde müsli olması ilgimi çekti. Malum önümüz yaz, bikini sezonu açılıyor. Ben de denemek istiyorum bunu. Bu aralar dolabım abur cubur dolu, onlar bittiğinde ben de başlayacağım bu diyete. Gerçekten işe yarayıp yaramadığını paylaşırım sizinle.


6 hafta boyunca uygulayacağınız bu özel karışımlı müsli diyetiyle, kalça ve basen bölgelerinizdeki fazla yağlardan kurtulabilirsiniz. Ünlülerin denediği bu diyetle sadece vitrinden izlemekle yetindiğiniz dar pantolonları üzerinizde rahatlıkla taşıyabilirsiniz. Hareketsizlik ve yanlış beslenme sonucu vücudun alt tarafında toplanan yağlardan kurtulmak için çok özel bir diyete ihtiyaç var. Uygulayacağınız diyet her yerde kolayca bulup tüketeceğiniz gıdalardan oluşuyor. En önemlisi de oldukça ekonomik oluşu. Diyetin birinci dereceden etkilediği bölüm kalça ve basen ardından da bacaklar geliyor. Özellikle binici pantolonu olarak adlandırılan kalça ve diz kapağı bölgesinde fazla kilo problemi olan kişiler tam 6 hafta içinde etkili çözüme kavuşabiliyorlar.


Müslinin hazırlanışı: Hazırlayacağınız müslinin tadı oldukça leziz. İçeriğinde badem ve kurutulmuş meyveler ve tahıllar kadar pek çok vücudunuza faydalı gıdalar bulunuyor. Ancak hepsi bir araya getirildiğinde kalça bölgenizdeki yağları hızla eritip, sizi forma sokuyor. Hazırlanışına gelince...

Malzemeler: 2 fincan yulaf tanesi, 2 fincan kırılmış fındık, 1 fincan buğday, 1 fincan çekirdeksiz kuru üzüm,1 fincan ayçiçek tohumu, 1 fincan badem, 1 fincan ince kıyılmış kuru kayısı

Hazırlanışı: Malzemeleri karıştırıp, blenderdan geçirin. Hazırladığınız karışımı tam 12 porsiyon olacak şekilde eşit parçalara ayırın. Her porsiyonda karışımı bir bardak diyet soğuk süt ilave ederek tüketeceksiniz. Tabii üzerine yarım dilim muz da ekleyebilirsiniz.


Günlük menü


  • Kahvaltı: Bir porsiyon hazırladığınız müsli, bir fincan süt ve dilimlenmiş yarım dilim muz

  • Saat 11.00: Bir elma

  • Öğle: Bir porsiyon müsli ve yarım muz

  • Öğleden sonra: Bir avuç kuru üzüm

  • Ana öğün: Meyveyle birlikte temel gıdalar

  • Yatmadan önce: Bir portakal

  • Meyveler: Elma, kayısı, iki kurutulmuş erik, bir mango

Ana öğünler


  • Pazartesi: Bir parça tavuk kanat ya da göğüs ızgara, yeşil salata ve bir meyve

  • Salı: İki yumurtalı omlet, domates ve rendelenmiş havuçla tüketilecek.

  • Çarşamba: Bir çay fincanı büyüklüğünde yer tutan spagetti. Bir meyve.

  • Perşembe: İnce dilimlenmiş bir tavuk göğsü. Haşlanmış havuçla servis yapılacak. Dilerseniz yanına haşlanmış brokoli de alabilirsiniz. Bir meyve.

  • Cuma: Ton balıklı yeşil salata. Bir adet katı pişmiş yumurta. Bir meyve.

  • Cumartesi: Bir parça hindi göğsü, mısırla karışık yeşil salata. Bir meyve.

  • Pazar: 3 dilim rosto edilmiş biftek, havuçlu brokoli salatası ve iki adet haşlanmış patates. Bir meyve.

(alıntı:ekolay.net/kadın)



Her kadının dolabındaki olmazsa olmazdan biridir trençkot. Hiçbir zaman modası geçmez, her sezon her parça kıyafetle rahatça kullanılabilir. Siyah ve krem rengi trençkotlar klasikten de ötedir artık, her zaman hayat kurtarır :) Ben de bugün trençkot trendlerini araştırdım.


TRENÇKOT 2009


  • Trençkotta bej, kahve, petrol yeşili, haki ve siyah renk, ayrıca detay olarak çift sıra düğmeler birer klasik. Bu sezonun asıl büyük sürprizi ise, renkli ve daha da önemlisi, desenli seçenekler.

  • İlginç bir detay daha var: Yeni trençkotlar en şık kıyafetlerle dahi rekabet içinde. Bu arada gözümüz kırmızı trençkotlara birkaç sezondur alıştı. Şimdi buna bir de desenliler ilave oldu. Ancak asıl dikkat çekici olan, kesimler ve detaylardaki çeşitlilik.

  • 2008/2009 trençkotlarında etekler genişledi, kloş etekli modeller çoğaldı (hepsi adeta bir elbise veya gece kıyafeti güzelliğinde), cepler daha dikkat çekici, kemerler ise bazen kendi kumaşından, bazen ise gösterişli deriler şeklinde ilave edildi.

  • En büyük vurgu ise kollarda: İster kabarık veya kısa, ister uzun veya manşetli ancak mutlaka sıra dışı ve beklenmedik.

(alıntı: ekolay.net/kadın)


Modacılar 2009 ilkbahar yaz trendlerini çoktan belirledi. Defilelere, ünlülere ve markaların kataloglarına baktığımızda renk renk, çeşit çeşit aksesuarlar geniş yer kaplıyor. Önümüzdeki sezon için sizlere birkaç öneri:



  • 2 sezondur boyunlarımızdan düşmeyen şallar çok ama çok "in"

  • Hippi esintisi devam ediyor, İspanyol paça pantolon hala "in"

  • Bu yazın rengi elektrik mavisi. Defilelerde bu renk ürünler ön planda. Elektrik mavisi "in"

  • Büyük ve kalın bilezikler "in"

  • Gossip Girl'deki kızların kullandığı taçlar ve saç aksesuarlerı ve onların benzerleri çok ama çok "in"

Geçen hafta erkek arkadaşımla sinemaya gittiğimde fragmanını izlemiştim. Çok şeker bir film. Alışveriş meraklısı bir kadını ve onun kredi kartlarıyla başının belaya girmesini anlatıyor. Nedense bu kadın bana bir yerden tanıdık geliyor :)) Film bugün vizyona girdi. Kardeşim geldiğinde beraber izleriz artık.


Filmle ilgili bilgiyi Hürriyetin sinema köşesinden aldım.


En İyi Arkadaşım Evleniyor adlı filmiyle tanınan yönetmen P.J.Hogan, bir alışveriş hastası olduğunu fark eden genç bir kadının öyküsünü anlatıyor. Başrollerde Isla Fisher ve Hugh Dancy var.
KonusuRebecca Bloomood, New York’ta oldukça güzel bir hayat sürmektedir. Son derece neşeli bir genç kız olan Rebecca, alışveriş konusunda da son derece başarılıdır; hatta biraz fazla başarılıdır. Kariyer hayali ise, çok sevdiği ve her sayısını sabırsızlıkla beklediği bir moda dergisinin çalışanı olmaktır. Ancak ne yaparsa yapsın, derginin kapısından içeri adım atmayı bile başaramaz.Tüm uğraşları sonucunda, moda dergisini çıkaran şirketin finansman ve ekonomi üzerine yayınlandığı başka bir dergide iş bulur. Görevi, “az parayla çok alışveriş” temalı yazılar yazmaktır. Rebecca’nın hayalleri teker teker gerçekleşirken, herkesten gizlemeye çalıştığı problemi daha da gün yüzüne çıkmıştır: Rebecca iflah olmaz bir alışverişkoliktir. Ve bu durumun öğrenilmesi durumunda geleceğinin mahvolacağını düşünmektedir. Bu nedenle de, sırrını saklamak için olağanüstü bir çaba harcamak zorunda kalacaktır…



Oldum olası süslü, tüllü, kokoş davetiyeleri çok severim. Sömestr tatilinde evde dolapları karıştırırken bulduğum bir davetiyeyi kesip biçerek bu hale getirdim ve kendime kitap ayıracı yaptım.


Çok güzel oldu, işte böyle.




Blogger tarafından desteklenmektedir.

Popular Posts